Cuma, Ocak 22, 2010

saat 2:13 ve benim uyumam lazım

eveet sayın okurlar, uyumam lazım! bi gün bu lafı sarfedeceğim aklımın ucundan dahi geçmezdi! aman tanrım mezun oluyorum! ve staj yaptığım yere aptal gibi ortamı hiç görmeden iş başvurusu da yaptığım için adamlar bana ayrı bi gözle bakıyolar. ancak o leş gibi kokan ve sifonsuz tuvaletler, sabunsuz lavabolar, her daim insanın beynini donduran soğuklar, öğle yemeği diye önümüze sürülen çorba+pilav ikilileri, ancak camışların taşınabileceği o camış kamyonu asıllı servis aracı, üstüne bir de mühendise maaş diye verilen 750 lira! tüm bunların yanında da mühendisin iş tanımı: Üretimi yapılan makine parçalarının AutoCAD'de çizimi! Evet, iş tanımı bu!

Hani diyorum bu koşullardan en azından biri daha iyi olsa. Mesela aynı iş koşulları, aynı iş tanımı, ama daha yüksek bi maaş (1500 gibi mesela), süper olur. Veya aynı iş koşulları, aynı maaş ama taze mühendisliğimi konuşturabileceğim bi iş tanımı. Veya veya iyileştirilmiş iş koşulları, aynı maaş, aynı görev tanımı. Zira sabahın 8inde oraya gidip gün boyu sadece çizim yaparak, o kokar tuvaletlere kıçımı başımı sokup hacet giderip daha sonra "evden kendi getirdiğim sabunu kullanmak" zorunda kalarak, bi de üstüne kışın onca soğuğunu, yazın ise sıçırtıcı sıcağını çekmek istemiyorum ya! tamam hani 8 dönemlik okulumu 13 dönemde bitirmiş olabilirim, tamam bölüm derslerimi sular seller gibi bilmiyor olabilirim, ancak bu kadar aşağılık muameleyi hak etmediğimi biliyorum. evet, hiç kimse beni kırmızı halılarla karşılamayacak; ama böylesi koşulları yakın zamanda başka bir firmada görebileceğimi sanmıyorum. stajımı bitirir bitirmez başka bi firmada işe başlayabilme umuduyla... sabah 7:10da 20 dk mesafeden servisim kalkıyor ama zerre kadar Sİ-KİM-DE değil! 9dan önceo iş yerinde olursam onlar da beni işe alsınlar :) evet yeni taktiğim de bu. adamlar beni işe almaktan vazgeçsinler diye hiç haber vermeden tam 1,5 gün gitmedim iş yerine. sonunda aramadıkları için yüzsüzlük etmek istemedim ve tıpış tıpış gittim. patron geldi "ooo ayraççığım hoşgeldin" deyip elimi sıktı, güya ironi yaptı godaman. peeh! çok da tın :)

Dipnot: Yemeğe saygısızlık etmem, edemem. "Eğer yukarlarda bi yerlerde tanrı diye bi yaratık varsa insanları açlıkla sınamasın" diye dua bile ederim her yemeğin sonunda, tanrıya inanmasam da. ancak ellerinde deniz derya kadar olanak varken bize hayvan muamelesi yapmaları gururuma dokunuyor evet!

Çarşamba, Ocak 13, 2010

çok!

pişmanım geçmişteki bir çok şeye. hem kırgınım, hem pişmanım. hatta kırgın olduğum için pişmanım!

keşke bu kodumunun şehrine gelmeseydim, keşke herkes gibi üç büyüklerden birinde devam etseydim, keşke daha çok arkadaş edinseydim, keşke fırsatlarımı değerlendirseydim, keşke dostlarımı görebilseydim.

"şalala şalala heeey heeey take your cloth off!" ne çok severdim bu sözü zamanında, action anındayken. boka bağladı sonra her şey. diğerleri gibi ben de yozlaştım gittim. ama ben daha bi yozlaştım zaman içinde. diğerlerinin belli yanları yozlaşırken ben tümden yozlaştım, eskidim. düzelir mi?