Cuma, Ekim 30, 2009

rüzgara karşı 60 metre

sidik yarışında son nokta! madilikte sınırlar aşıldı! nasıl bi kaygıya giriliyorsa artık, beni bi bastırma çabaları falan. aşağılamalar, emirler yağdırmalar, çıtkırıldımlıklar, mıymıntılıklar... benim tanıdığım arkadaşım bu değildi. mesafe koymak için böylesi terbiyesiz bi yola hiç gerek yoktu; beni karşısına alıp "seni görmek istemiyorum" dese karşı çıkacak değildim zaten son zamanlardaki tavırlardan sonra. her neyse, ben bi daha görmek istemiyorum ama :)

Çarşamba, Ekim 28, 2009

Sorunun özü

Tekrar bir zehir zemberek yazı ile karşındayım can ciğer, yine içimde barındıramadıklarımı kusucam monitörüne. Hazzzır mısssııın? :)

Efenim, intihar temalı bi şeyler karalamıştım çok kısa süre önce. Gönderilen mesaj "bi ayrılığı daha kaldıramıcam" diye başlıyodu okuduysanız ve hatırlıyosanız. Bugüne dek başımızdan ne ayrılıklar, ne sevip de kavuşamamaklar geçti; bi geri, içimize dönüp hatırlayalım, yüzleşelim bi kez daha. Neler neler yapmak istedik o anlarda. Bi kısmını içimizde tuttuk, önünü kestik, bi kısmıysa kendimizi aşıp egomuzu beslerken nefret uyandırdı karşı taraflarda bi yerlerde. Ne insanlar soktuk hayatlarımıza, nicelerini tekme-tokat attık yaşamımızdan. Kıçımıza tekmeyi bastıklarında "ama seviyodum ben böğ" diye zırladık yeri geldi, yeri geldi "olması gereken buydu tabi ehu uhu" diye kolpa kıkırdamalarla egolarımızı parlattık yine.

İçimize dönelim hanımlar, hanımkızanlar, efendiler: Sevdik mi? Yoksa boşlukta ilerlerken gördüğümüz ilk başka bi düşen toprak kütlesinden fırlamış köke mi tutunduk?

"Ama ben onun için bıt bıt bıt yaptım."
Geçelim efendim. İçinden gelerek yapmış olsaydın böyle lafını etmezdin zaten, evet, bu düpedüz başa kakmak. Kocan dile getirdiğinde "yok diil, böğ" yapıyosun ama apaçık boğuyosun adamı. Taş olsa çatlardı şu geçen on gün içinde. Tutuyorum kendimi, "çok hatalısın xyz" diyemiyorum arkadaşıma. Arkadaşım olmasından öte, kaldıramayacağını iyi biliyorum. Sonra bana odaklanıp üstüme oynucak, canım sıkılcak, çirkefleşicem. Hiç gerek yok. :)

Ha şu intihar olayından sonra hayatımın hangi kısmında yer alabilir bu xyz kişisi, bilmiyorum. Uzunca bi süre görüşmek istemiyorum ama. Yüz yüze gelirsek içimde ne varsa kusçam çünkü biliyom bunu. "Kendi yaptıklarını paso adamın yüzüne vuruyodun, kaldı ki bi şeyler yaptığını sanıyodun ama yaptığın hiçbi şey yoktu. Asıl kendini zorlayan kocandı, mevcut konumunu, hayata karşı duruşunu, algılarını, çabalarını törpüleyip senin istediğin biçime yaklaştırmaya çalışan kişi kocandı; sen değil! Üstelik bi günden bi güne lafını bile etmedi bunların, senin farkedip anlamanı bekledi sadece." diye hönkürücem, çok iyi biliyorum.

Ha bana ne mi? Efenim hemen her kavgalarına şahit ediliyosanız, "bilir kişi" sıfatını hiç istemeseniz bile size yüklemeye kalkıyolarsa, arkadaşınız kişisi olan biteni (including yatak hadiseleri) gelip anlatıyosa, o noktada nasıl susabilirsiniz?

Başından beri kestirebiliyodum bu isterik hallerini arkadaşımın, ama çözümü bu değil. Sürekli kendini tutması için telkinde bulunuyodum, belki düzelir umuduyla. Ama bu intihar vakası ve hemen öncesindeki aptallıkları bardağı taşırdı. Sevgilisini aramadım bile. Arasam büyük ihtimalle gelmeyecekti de zaten, o kadar bıktırdı adamı. Ve evet, ayrılmalarını istiyorum, en başta kendim için, çünkü taşıyamıyorum artık bu gereksiz yükü. Sonra sevgilisinin hayatının kaldığı düzene kolaylıkla devam edebilmesi için. Bizimkinin de yalnız kalmaya ihtiyacı var. Zira istanbulu bırakıp antebe taşınmasının sebebi "kendiyle yüzleşmek" idi, öyle söylemişti zamanında. Ama ben yüzleşmeye, farkındalığa dair hiçbi değişim ve gelişim göremiyorum. Yazık sadece. Hani başından beri dahil olmamaya çalıştım, etkilemek istemedim kimseyi, ama bu kadarı harbiden fazla. Ayrılsınlar da kurtulsun herkes. Bi kaç saat içinde sevgili sıfatına sahip adamla buluşcam, hala kararsızım "arkadaşımı terket" veya "arkadaşımın seni terketmesini sağla" demek konusunda.

Bıktım ama.

Diğer taraftan kendime bakıyorum, evet uzun süreli, sabit, oturmuş bi ilişkiden bahsediyorum çoğu zaman. Ama hala içimde bi açlık var ve bunu gidermem gerek. Hayatımın erkeğini bulsam bile içimde kalanları gerçekleştirebilmek adına yıpratıcam karşımdakini de.

Gay night life'a hala doymadım, yeah!

Bok yediğinden başı ağrır bazılarının...



Yıkılmaz dağ mıyım ulan ben? Veya birilerine hayat ağır geldiğinde, yaşama dair her bi boklarını emanet edebilecekleri biri miyim? Bunun sorumluluğu altında nasıl ezileceğimin farkında değiller mi? Canı sıkılan ecza dolabındaki tüm hapları yutup ondan sonra ya yan duvarı yumruklayıp beni yanına çağırsın, ya da "bi ayrılığı daha kaldıramıcam, x'e onu çok sevdiğimi söylersin. yarın son kez vedalaşıcaz. arkadaşlarıma da onları çok sevdiğimi söyle." diye mesaj atıp benim kurtarmamı mı bekliyo? Nedir bu? Nasıl bi çocukluktur?

Ölüme karşı bu kadar soğukkanlıysan, bu kadar cesaretliysen, sevdiklerine bi mektup bırakıp da siktir olup gidebilirsin pek ala. Bana haber verip "ölmek istiyorum ama beni kurtarmalısın da" da ne oluyo? Hayatını olduğu gibi vicdanıma teslim etmek ne demek?

Saatler boyu uykusuzluk, yıpranmış sinirler, sitedekilere rezil olmak (evet, polis geldi, ambulans geldi, bi koşuşturma falan), üstüne bi de "ben hiçbi yere gelmiyorum" diye bas bas bağırıp rezilliği sonsuza yakınsatmak. İntihar etmeyi bu kadar kafana koyduysan paşa paşa ilaçlarını alıp git uyu. Veya çık terasa, atla aşağı. Götün yiyosa.

Evet, ben de defalarca intihar girişimine yeltendim. Ama hepsinde de kocaman mektuplar yazdım. Mektubu bi kere daha okuyunca yapamayacağımı anlayıp oturdum kıçımın üstüne. Olan biten boku yiyip ondan sonra sağa sola mesaj atmayı veya birilerini aramayı hiç mi hiç düşünmedim, çünkü o durumda kurtarılacağımı biliyorum.

Aldığı da ilaç olsa hani, hastahaneye gittikten sonra öğreniyorum ki bünyesine katıştırdığı altı üstü on tablet parasetamolle on tablet anti-depresan. Bi kaç gün uyutur sadece, ne ölümü :) Bu konuda hayranlık duyduğum insan Tolgadır sevgili okurlarım. Adam o kadar kafaya koymuş ki yaşamayı bırakmayı, odasına gittiğimde elinde kör bi bıçaklar karnını zorluyodu "girmiyo bu ya" diye. Masasına baktığımda bi kırk tablet antidepresan, on beş tablet antibiyotik, bi kırk kadar da parasetamol ve öksürük hapı karışımının blisterlerini görmüştüm. Ambulans gelene dek adamı tuvalette kusturmaya çalışırken herif kollarımın arasında yığılıp kalmıştı. İntihar buydu aslında. Öyle aperatif tadında bi kaç hap alıp "ben ilaçları içtim, ölcem" diye beklemek değil. :)

Önemli bi ricam olacak: İntihar edecekler; lütfen son anda beni aramayın! Benim de bi hayatım var, verdiğim sözler ve yerine getirmem gereken sorumluluklarım var. Gecemi gündüzümü zehir etmeyeyse hiç mi hiç hakkınız yok, söz konusu hayatınız olsa bile. Zira siz onu gözden çıkardıktan sonra benim gelip magicman'i oynamamı beklemek gibi bi lüksünüz olmadığını anlayın, lütfen!

Bi boku yiyosan sıkıntısını çekeceksin, baş ağrısıyla yüzleşeceksin.

Pazartesi, Ekim 19, 2009

manjam'den bi kuple

Bunun gibi profil yazılarını okurken çok eğlenirdim eskiden, ancak yazma ihtiyacı hissettim. O kadar iyi anlıyorum ki şimdi sizleri değerli teddy bearlerim, sevimli twinklerim, gaddar mazohistlerim, afiyeti yerinde scat fetişistlerim, kafatasında beyin yerine karnıbahar salatası taşıyan ve altına sıçtığı için annesinden tokat yimiş gibi bakan "sıç-tım" ifadeli emolarım. Said I'm sorry ma-ma!

Rahat bi insanım, o yüzden rahat insanlarla konuşmayı yeğlerim. Egolarınızdan arınıp gelin, olur mu? Bende de ego yaratmak için yer aramayın, gözünüzü seveyim!

Herkes sıkılmış, herkes bıkmış bi şeylerin peşinde koşturmaktan. Benim hayatım güllük gülistan zaten apierdole! Akşam bi porsiyon pasif twink yiyorum, sabah içimde uncut double kabak dolmasıyla uyanıyorum. Hormonlu çilek gibi büyük testislerim var hatta! Grrr! E hadi o zaman sevişelim mi? Yok öyle. Hoşuma gidersen! =)

Sitede kimle tanıştıysam farklılık peşinde. Farklı olayım da gıyyyk diye osurarak bile olsa sorun değil. Oysa kimsenin kendine bile itiraf edemediği su götürmez bi gerçek ortada; herkes aynı. Ben de. Farklı olmak için, fark yaratmak için hiçbir çabam ve isteğim yok ve bu durumdan da çok mutluyum. Sıradan biriyim, sıradan şeyler yaşıyorum. Bugüne dek hangi tip mutluluk yaşadıysam, ne denli acı çektiysem, başkaları da aynılarını yaşadı. Büyük resimde her şey var, yeter ki biraz görmek için çaba olsun. =)

Herkeste bir namus, aman tanrım! Bilmeyen de açılmadan iade sanır! Kimi kandırıyoruz yahu? Canı isteyen herkes canının istediğiyle canının çektiğini yapıyor. Anlaşıldığında ya da dile getirildiğinde mi tükaka oluyor? Nesinden utanılıyor? Kimden korkuluyor? Dünyevi bi istek, dünya üzerinde göz görür el tutarken de ihtiyaç gideriliyor, basit anlamda. =) Yeter ki ruhlar orospu, oynak, yanar-döner, tutarsız, amaçsız olmasın; varsın bıllık bıllık basurlarınız, tontik tontik syphillisleriniz olsun! LoL

İyi biriyim. Korkma, kimseyi ısırmadım bugüne dek. =) Ama bi de her şeyin bi ilki vardır derler... Bilinmez! =)

Tüm yazdıklarıma rağmen; herkese yetecek bi ben var. =) Ancak, insanlarla ve insanların yarattıkları olaylarla uğraşmak durumunda bırakılmaktan çok sıkıldım. Beware, please! Yoksa ısırırım! =)

Gitmeden önce;
Pişman mıyım? Asla! Güzelleştim yasla.

Ka ka! Ki ki ki ki!

Czesc!

PS: Jestem lekka jak ptak.

Perşembe, Ekim 15, 2009

pre-kuşluk postası

bu leyla halimi hiçbi kimyasala borçlu değilim, bugünlerin doğal hali bu. bi o konudan, bi bu konudan derken nerden nereye girip çıktığımı, neye parmak bastığımı ben de bilemez oldum. mütemadiyen saçmalıyorum, sanırım. ilgi bekliyorum çevremden, yeni insanlardan, insanlardan.

uykum geldi di mi? uyuyim o zaman ben. iyi kalsın herkes, her şey iyi olsun, lütfen! =)

Çarşamba, Ekim 07, 2009

aklımın oyunu

sıkıldım. ne yaşadığımı ve en kötüsü ne için yaşadığımı bile bilmiyorum. amaçsızca ordan oraya gidip geliyorum, yeni insanlarla tanışıyorum, eski arkadaşlarımla buluşup kahkahalar atıyorum. ama ne yaptığımı gerçekten bilmiyorum. nereye gidiyorum acaba bu biçimde?

nereye varacak ki bu durum? sapır saçma geliyo her şey, hayatıma dışarıdan bi bakmaya kalktığımda. yaptıklarım, söylediklerim, güldüklerim, üzüldüklerim, toptan dengesiz, anlamsız, biçimsiz, gereksiz. intihar etmeye bile cesaretim yok, ne yazık ki. bakalım :) her zaman çektiğim geyik; kısmet! :)