Pazartesi, Kasım 23, 2009

and now?

Bir çok şeyi değiştiremeyecek kadar yeniyim, biliyorum. Ama keşke değiştirebilecek kadar izin verebilsen bana, keşke bırakabilsen bi kendini; beraber düşsek, beraber ayaklansak.

Sağımdan solumdan bi ses ortaya atılıp "Bak geliyooo" diyo ama ben duymazlıktan geliyorum. Bitişi farketmek istemezmiş ya insan, öyle bi şey sanırım.

Önceden beri zihnima kazınan gelecek resmiyle şu anda şekillenen resim çok farklı. Ne olur ne biter hiç bilmiyorum, umarım güzel olanlar gerçekleşir.

İyi kalalım, birlikte veya ayrı.

Salı, Kasım 10, 2009

.

yanlış bi şeyler var ortada ve ben anlam veremiyorum buna. umarım korktuğum başıma gelmez, umarım!

donuk

yanlışın nerde başladığını bilmiyorum, 33 yıllık geçmiş söz konusu. ama bi yerlerde bi hata olduğu çok açık. vücut kendi dilini kullanmaya başladı artık. çok sert tepkiler ama bunlar, sert ve insanın içini kıyma gibi çeken cinsten.

bunca zamandan sonra bulmuşken birbirimizi, bi hastalık ölümle mi ayıracak ki yollarımızı? bunu kabul edemem ki ben.

iyi ki varsın, hep de var ol!

Pazartesi, Kasım 09, 2009

aşkın sen tadı

tatlı, buruk, şeffaf, bulanık, koyu kıvamlı, su gibi akışkan, oturaklı, zıpır, huzur dolu, kaotik. hem olağan, hem de sıradışı başladı. güzel ama. keşke olgunlaşmaya başlasam. alışma evresi şimdiden çatlak verdi, ama dimdik durup mücadele etmek de istiyorum. çünkü başlarken bazı zorluklarla karşılaşacağımızın farkındaydım. nasıl yapacağımı bilemiyorum ama, bana yemek vermek yerine balık tutmayı öğretsen mesela, ne kadar güzel olur, di mi?

seni sevmek hem kolay, hem de zor. iç dengesini sağlayamamış olmamdan mütevellit, ilişkime de bunu yansıtıyorum. ikimizde de bu durum söz konusu gerçi; tamam, hani sen çok daha fazla farkındalığa sahipsin, ama yine de sende de oturmayan taşlar var ki hayatın gereği bu kadarı da sanırım. ne bileyim? özveri, anlayış, çaba, sevgi, huzur... bana bunların gerçek anlamlarını öğretmeni istiyorum. sevgi ve huzuru biliyorum, sendeki anlamlarını da özümsedim, ama diğer üçünde hala ciddi açıklarım var. elimden tut ki, ayağa kalkıp yürümeyi öğreneyim.

Çarşamba, Kasım 04, 2009

taytıl

"keşke olsaydı" diyorum bi yandan, diğer yandan "olmadığı da iyi mi oldu ne?" diyorum, rezilleşmek istemiyorum aslında. sanırım söylenebilecek en iyi söz "yanlış anlamışım" olur şu durumda. bekleyelim, görelim. di mi?

...

belanın tekinden kurtuldun sonunda, mutluyum. gerçi ne kadar kurtuldun, o da tartışılır. hala bana bile "yardım et, yumuşat onu" diye mesaj atabiliyosa...

insanların çiğlikleri ne fena ya. hele ki geçmiş hatalarınızı o insanın güncel davranışlarında görüyosanız, içinizde nefret uyanıyosa, sonra bu nefret kendi içinizde büyüyüp kendinize dönüyosa of of...

şu an hata olarak gördüklerim o zamanlarda içimden gelenlerdi. hepsi gerçekti. yaşandılar, ve bittiler. bittikleri için de mutluyum.

neyse ki yanıldım yine, kendimi daha kolay vazgeçirebilirim başlangıç seviyesinde yüzen olmayası bi ihtimalden. asıl bu yüzden mutluyum. arkadaşız! (-:

Pazartesi, Kasım 02, 2009

ortaya karışık bi porsiyon kaos lütfen

kimin eli kimin cebinde?

kimin kalbi kimde kaldı?

kim kiminle oyalanıyo?

kim kimi seviyo?

Çor var hanııım! :)

Birileri önce iş verdi, sonra aklımı çeldi; kalbimi çaldı. Alıktırdım da korkarım ki. Bekleyelim, görelim :)