Pazartesi, Temmuz 16, 2012

hayat çok zor

Antonio (Designer Drugs Remix) by Annie on Grooveshark

Yaz geldi diye gevşedi götlerimizin yayları sevgili blogger. Bi rehavet çöktü hepimizin üstüne, ölü toprağı misali. Atmak lazım onu. Di?

Aslına bakarsan gayet sikko bi ruh halindeyim. Bu kadar eğlenceli bi kişilik gibi yansıyor olabilirim; ama adamın değil, depresyonun dibiyim. İşsizlik bi yandan savuruyo tokatları, bi yandan 27 yaşına gelip hala aileyle yaşıyor oluşum ve bunun getirdiği belli başlı sıkıntılar. Bunun yanında gündelik hayata dair sinir ve tahammül sınırlarımı zorlayan ufak tefek şeyler, ki küçümsememek lazım bence. Tamam ben ruh hastası olabilirim, ama insanlar da genel olarak son derece vurdumduymaz.

En samimi dostlarıma bile yansıtmıyorum şu ara köklerini salmış olan bu meymenetsiz ruh halimi. Yıllar yılı beni çektiler zaten. Daha fazla böyle bi yük taşıtmak istemiyorum onlara. Bu yüzden sıkıntılarımı onlara anlatmamaya çalışıyorum.

Gelgelelim tüm gün dört duvarın arasında kafayı yiyorum. Klimayı en son ne zaman kapatıp dinlendirdiğimi hatırlamıyorum mesela. 7/24 seks işçisi gibi çalıştırıyorum aleti. Günün birinde tepemde patlarsa şaşırmam, cayır cayır yanarım sadece.

İşsizlik çok kötü gerçekten. Hem evden dışarı çıkamıyo insan parasızlıktan, hem bi yandan vadesi gelen borçlar büyüyo insanın gözünde, kaynak olmadığı için. Hem de sikko lan! İşsizsin, düşünsene! Sikko, çok sikko!

Ev içinde onu neden oraya koydun, bu neden burda gibi sorular sormaya başladım artık. Yok abi, kendi düzenimin hakim olduğu bi ev lazım bana, yapamıyorum ben öyle aileyle falan. Misal geçim derdinden ev arkadaşı da edinmem lazım işe girip eve çıkınca ama benimkinden farklı alışkanlıkları olan biriyle aynı evi çekip çevirmeye çalışmak çok gözümde büyüyo. Tahammül kabiliyetimi yitirdim sanırım.

Mesela arkadaşım o kokar bamya çükünü donundan çıkarıp klozete işeyeceksen bi zahmet o kapağı kaldır! Sağa sola sıçrıyo ediyo ondan sonra yiyosa otur da işini gör!

Toplu taşıma araçlarında telefonlarını son ses öttürenler var bi de. Kıs sesini yahu, titreşime al ve götüne sok. Biri aradığında illa ki duyarsın! Bunun bi de bağıra bağıra konuşan versiyonu var. Bana ayrılan oksijeni tüketiyosunuz yer yemeyesiceler!

İnsan akışının yüksek olduğu noktalarda ağır ağır ve yayılarak yürüyüp beni delirten insanlar var mesela. Hayırdır? Sayfiye gezmesine mi çıktın uyuşuk kaltak? Elimin tersiye iki tane geçirmek yerine sağlam bi omuz atıp yere düşürdükten sonra hızla uzaklaşmak istiyorum olay mahallinden, ama yapamıyorum. Her yer mobese kaynıyo çünkü :(

Bunun bi de yolda arkadaşıyla yürürken ona cevap verebilmek için yolun orta yerinde durup düşünen versiyonu var ki onlara arkadan yaklaşıp iki elimi tokat atarcasına savurup kafasını kulaklardan sıkıştırasım var. O ani darbeyle eminim kulak zarları falan yırtılır zaten. Al sana al sana! :D

Neyse, kompozisyonu keseyim bence. Daha samimi şeylerden bahsedelim sevgili izlek. Misal, pişman mıyım? Asla. Güzelleştim yasla asdfghjklşi

İnsan zamanında kendi sorumluluğunda olan şeyler için sonradan başkasını suçlamamalı mesela. Bu yüzden içim son derece rahat. Aklıma gelmişken eklemek istedim bunu :)

Üzerinde bolca düşündüğüm yeni bi blog projesi var. Okuyanı eğlendiren bi havası olsun istiyorum, burdaki gibi böyle iç dökmeler dişi yakarışlar falan değil, daha çok güldüren bi şey olsun falan. Üj bej şekilli aslında aklımda, ama henüz ekrana dökülebilecek düzeyde değil. Yine Günlük Ayracı olarak yazıcam.

Günlük Ayracı'nın arka planı ve renkleriyle ilgili bi şikayet aldım yakın zamanda, gözleri yoruyormuş okurken. Katılıyor musun sen buna? Zira ona göre yeni görseller tasarlıcam. Ve düşündüğüm yeni görüntü eskisi gibi renkli olması yönünde. Tek fark, daha üç boyutlu, aslında gözün daha güzel amına koyan bi şey olması :D Ama daha eğlenceli olacağına inanıyorum. Bilemedim şimdi napıyım, fikir ver ey okur.

Sözlerime burada son verirken Gullüm Show'un Azize'sine kocaman selamlar ederim. Hemşireler zaten kırıp geçiriyodu ama Azize daha bi içten, daha bi bizden sanki. Yeni bölümleri bekliyorum harıl harıl.

"Ne güzel yerler, ne güzel yerler."

Cuma, Temmuz 13, 2012

mini mini bir gay donmuştu, tencereme konmuştu

Amerimacka (Feat Notch) by Thievery Corporation on Grooveshark

Merhabalar, saygılar, sevgiler.

Son posttan bu yana güzel gelişmeler olduğu gibi nötr ve olumsuzlar da oldu. Hangilerinden hangi sırada bahsedeceğim, bilmiyorum aslında. Gelişine vurucaz yine :)

Yakın bir gelecekte İstanbul'a taşınmam çok olası gibi. Bulduğum bi işe girebilmek için kastırıyorum şu aralar, zira güzel bi pozisyon. Maaş başlangıç için sıkıntı çektirecek bana belli bi süre sanırım, ama yine de keyif alarak yaşayacağım gibime geliyor.

Efendim, şu son İstanbul ziyaretimde sekiz yıldır tanıdığım ve beni bilmediğini sandığım hetero ve dişi bi arkadaşımın evinde kaldım üç gece boyunca. Hatun evde dişi ve yine hetero kuzeniyle yaşıyo. Kuzen dişisinin sevgilisi var bi yandan onla buluşuyo sık sık falan benim dişi arkadaşla çok sık bir arada zaman geçirmiyorlar.

Günlerden Cumartesi, hatunlar süslenip püslenmiş, Taksim yapılacak. "Ehuhu iyi hadi bakalım." diyerek gece 11de Taksim'in yolunu tuttum. Gittim. İlk başta kuzen dişisinin yine hetero ve erkek olan kardeşi ile onun yakın bi arkadaşıyla tanıştırıldım. İyi hoş güzel, İngiltere muhabbetleri de dönüyor ufaktan falan. Tünel'de bi mekana gittik, arkadaşları varmış orda. Biri erkek diğeri dişi iki kişi karşımda duruyor böyle. Oğlan tuvaletten yeni dönmüş, elleri de ıslak falan ve son derece hoş. Son son son derece hoş. Öyle gym kuşlarına benzemiyor hani sixpack bekleyenler için diyorum; tam istediğim kıvamda, ele gelen hatlara sahip ;)

Önceleri sevgili sanmıştım onları, hatunun elemana son derece intimate derecede yakın davranmasından mütevellit, çocuğun üstüne ardılmalar etmeler... Zira ben güya çaktırmadan oğlanı kesip bıyık burarken hatunun dik dik bana baktığını farkettim bi ara. Ama ne bakmak... Gözlerini dikmiş, asabi asabi fırlatıyor abla bakışları. Tırstım, "Olm Günlük, seni bilmeyen ve tolere olup olmadıklarını bile bilmediğin insanların arasındasın, rezil olcan şimdi." dedim kendime ve toparlandım. Ama aklım oğlanda tabi.

Sonra başka bi mekana geçtik orası çok sıcak olduğundan. Teras kat, havadar, Haliç dibimizde falan... Orada oğlanı yine kesmeye devam ettim ama aramızda sadece bir kişi oturduğundan ters açıdaydık çok kesmek kesişmek için. Bi ara Djarum'undan istedim, verdi falan. Ve farkettim ki o sevgilisi sandığım hatun aslında ablasıymış. Ay Allahım, düşman başına! Öyle abla olmaz. Fesat, içten pazarlıklı, mendebur mu mendebur, yer yemeyesice!

Pençelerini takmış yavruma, bırakmıyo. Oğlan da nasıl saf görünüyo böyle, nasıl naif ama nasıl da eğlenceli bi kişilik. Şipşirin bi yüzü var böyle. Yaşıtım ayrıca. Pazuları kaslı değil ama tam ısırılası. Yüz hatları müthiş. Babyface denebilir sanırım yüzü için ama bu tip ifadeler çok da skimde değil hani. Oğlan çok hoş ama!

O geceyi öyle kapattık işte, iki dişi hetero hatunla eve döndüm. Ertesi gece arkadaşım olanla sohbet ederken aslında beni yıllardır bildiğini öğrendim ve çemkirmekte de gecikmedim "Madem biliyodun e be karı, neden yıllardır beni kıvrandırdın durdun da Ş. ve O.'un yükünü azaltmadın? Zira hayatımdaki her bi gelişmede onlara sardırıyodum "Bak bugün nooldu biliyo musun?" diyerek." diye. Hak etti bence. Ama o kahkahalar atmakla yetindi. (Hetero değil mi anacım işte anca bu kadar...). Hatun gece yatağına geçerken kafamı koridora uzatıp "Ha bu arada. E. çok tatlı yauu ehe." dedim, sırıttı böyle pis pis.

Bi ertesi akşam İzmir'e dönmek üzere yola çıkmadan önce yemek üstü muhabbet ediyoduk. Bi ara "E'ye benzetiyoruz biz seni Günlük yaa. Tepkileriniz, duruşunuz, konuşma tarzınız çok benziyo." dedi hatunlar. "Çok da tatlı çocukmuş E. ehu." dedim artık, ne diyeyim. Şirret ablasından konuştuk kısaca. Ama lafı döndürüp dolaştırıp "E. ne tatlı çocukmuş öyle yauu."ya getirdim ben. E.'den hoşlandığımdan son derece eminler yani artık.

Bi kaç gün sonra Ş. ile konuştuğumda şu sekiz yıldır tanıdığım hatunun o gece Ş.'de kaldığını öğrendim, "Günlük E.'ye aşık oldu ehe." yapmış böyle. Ş. de bana soruyo "Aylardır boştaydın bebeyims sen, nooldu böyle?" diye. Anlattım ben de böyle böyle diye. Sonradan öğrendim ki evinde kaldığım G.'in kuzeni hatun Y., erkek arkadaşını E.'den kıskanıyomuş ve onun da gay olmasından şüpheleniyomuş. Çünkü E. sürekli oğlana asılıp duruyomuş. Sanırım sırf erkek arkadaşını koruma altına(!) almak için oğlanı bana push edicek. İşime gelir bebeyims diyorum tabi de öyle "İki sevişip bi öpüşelim, sonra herkes kendine yeni birini arasın." diyemiyorum E. için. Bariz hoşuma gitti aylar sonra birisi.

Aylar diyorum da, neredeyse senesi oluyor. Geçmişime baktığımda birbirinin peşisıra hayatıma girip çıkan insanlar olduğundan bu ara uzun geliyor bana. Ama o eski günleri de özlemiyorum. Tek başıma daha iyiyim abi ben. Yalnızlığımın bana verdiği hazzı kimsenin mahvetmesine izin vermem.

Şu işi kıstırsam da benden başkasını düşünmeseler bile işe almak için. İstediğim semtte istediğim özelliklerde bi ev denk getirsem de eşyalarımı alsam dayasam döşesem, üstüne bi de E. benim olsa, negzel olurdu hayat, di mi?