Pazartesi, Mayıs 02, 2022

Hayırlı Beyranlaaağr! :) (Konu, konsept, akış yok; karmakarışık)

 
  Hello Günlükçüm,


Şöyle bir istatistiğe rastladım dolanırken. Kimdir bu Norveç'teki ve Polonya'daki okur? VPN yanıltması olabilir mi acaba? Türkiye statlerini istemsizce ben şişiriyor olabilirim post editlerken, eskileri okurken, ama Avrupa?? <3 Yine de, son zamanlarda kim bu kadar ilgi gösterdi ki benim uzun süredir örümcek bağlattığım bloga? Bari bi yorum bıraksalardı be Günlük, katman katman gizem dolu şu an ortalık :) 

Ailemin yanındayım üç gündür. Yepisyeni kedi bebekleri var, üstüne bir de etrafta annesiz ağlarken denk gelip hemen bahçede korumaya aldıkları bi bebek var. O bebek nasıl bi şey ya?!

Surat yetişkin. Gövde kumpirlik patates. Boyun yok. Patilerin biri beyaz, diğeri siyah. Ayaklarda sarman lekeler var. Sırt ve kuyruk sarman lekeli siyah.

Bir de hareketli ve neşeli ki, sorma Günlük! Bahçedeki otla, çöple, kendi kuyruğuyla, ayaklarıyla filan oynarken izleyince bütün dertlerimi unutuyorum.

Kendi evimde her güne espressoyla başlayıp gün içinde muhtemelen bi 15 kupa kahve içtiğimden olsa gerek, şu an kahve yoksunluğu yaşıyorum! Saat 13:00 ve hala kahve içmedim. Kahvesizlik kötü biri .s

Aile evi türlü anıya ev sahibi. Her nasılsa her ziyaretimde 20 sene önce, üniversiteye başlamadan önceki birkaç sene canlanıyor hep gözümde. Dinlediğim müziklere de yansıyor bu. 

Saat 13:14 ve kahveme kavuştum <3 <3 <3 <3 <3 <3 <3 <3 Sana kahve bağımlılığımdan söz etmiş miydim Günlük? :D

Şu an kendi evimde olan, 21 sene önce yoğun yazıp sonra kenara fırlattığım, 35 yaşımı bitirdiğim gece kendime bir şeyler karaladığım ve arasına suluboya resim iliştirdiğim bir günlüğüm var gerçekten. Orada yazdıklarım amaniiin! 15 yaş gerizekalılığı var tam. 


İyileşmeye başladım sanırım Günlük. Sanırım diyorum, çünkü emin değilim. Belki de gerçekten ihtiyaç duyduğum şey sükunet ve sakinlik. İstanbul'daki hectic hayat belki benim anksiyetemi kudurtan. Bilmiyorum.

İyileşiyorum.

Cumartesi, Nisan 30, 2022

Crawling in the dark

 Hello cınıms Günlük,

Yıllar sonra, tükürdüğümü yalarcasına böyle dönmek filan eheuheuhe

Buraya her post atışımda olduğu gibi duygusal dengesizliklerin hüküm sürdüğü bir dönemdeyim, yine, yeniden.

Uzuuun süren işsizlik sürecinden sonra geçen yıl başladığım işime dair ne düşündüğümü artık ben de bilmiyorum. Son iki günde 40 saate yakın çalıştım. Çalıştım da, tek bir işi sonuca ulaştırabildim mi? Hayır. Kaydadeğer bir ilerleme gösterebildim mi? Yine hayır. Peki ben neden bu kadar çok çalışıyorum? Çünkü dünya devi şirketin sistemleri afedersin ama yarak gibi. Bir işi yapabilmek için kırk farklı sistem gezmek, gezerken de o anki işi akılda tutmak gerekiyor çünkü bu sistemlerin login bilgileri de birbirlerinden farklı çoğunlukla, ve kullanıcı olarak seçme şansımız yok; IT'den ne gelirse tamam ağam tamam paşam.

Özetle; iş tatmini yok.

Yıllar önce tanışıp, türlü şey yaşayıp ancak duygusal ilişki moduna birlikte girmekten götüm götüm kaçtığım insanlarla türlü nedenden bağları kırıp koparmıştım (haklılığımı tartışacak değiliz arkadaşlar, mütevazılığımı sorgulamayın çünkü mükemmelim dlfghdfh). Aklıma düşen birkaç isimle tesadüfen sosyal medyada karşılaşmamız bi ilginç. Sanki google ve mahdumları aklımızdan geçenleri okuyup bulduruyo bizleri birbirimize. Eğer bu model çalışıyorsa neden aradığımız "ultimate" insanı bulamıyoruz ki bir türlü? İsviçreli bilim insanlarını işlerini doğrudüzgün yapmaya davet ediyorum. SGKları yatıyo di mi? Ses çıkarmasınlar, çalışsınlar.

Zoraki geyik de baydı, bir çok şey gibi. Galiba tahammülün eseri bile kalmadı içlerimizde. Armut piş ağzıma düşçülük de değil bu; ödeyeceğimiz bedeli bilmek görmek istiyoruz daha demodan bile önce.

Yıllarca süren mutlak yalnızlığın getirdiği açlıkla eşzamanlı yazıştığım yine bir dünya adam var. Oynamıyorum, kendim gibiyim hepsine karşı. Ama bedenimden çıkıp kendime dış gözle bakınca şunu çok net görebiliyorum: Eskiye kıyasla çok daha dürüst ve açıksözlüyüm insanlara karşı.

C evlenmiş, hem de bir kadınla. Ben adamı gay biliyordum, adam biseksüel çıktı arkadaşlar. Şaşkınlığımı dile getirdiğimde de "bifobik olduğunu bilmiyodum" diye şakayla ve ironiyle karışık bi laf soktu da mevzu o değil; ben gerçekten C'nin gay olduğunu sanıyordum.

"Kahve içelim bir akşam" diye sözleştik. Buluştuğumuzda bana yürümesi ve yavşaması çok olası. Ama adamın başı bağlı. Başı bağlı bir adamla bir şey yaşamam doğru değil. Evet, evlilik onun evliliği, ama bunu bile bile daha önce tecrübe edip hiç hoşlanmadığım hisleri bir başkasına yaşatmak da bana yakışmaz. Ola ki rotadan saparsa, karşı koymam lazım.

Veya belki de hiç görüşmemeliyim, bilmiyorum. Ama en azından bir kere görsem, iyi gelir, eminim. Hislerimin yokluğunu bu yolla teyit edebilirsem sonrasında arkadaş bile olabiliriz belki. Neticede geçmiş paylaşımlarımız hem cinsel düzeydeydi. Çünkü C'nin bana duyduğu yoğun isteğe rağmen ben C'ye hazır değildim ve ona güvenmiyordum.

Bir insanın gözlerine bakınca "Bu boynuzu takar" dersiniz ya, öyleydi benim için C. Hem ona güvenmiyordum; hem de ben bir ilişki yaşamaya hazır olgunluğa erişmemiştim. Çünkü biliyordum ki C ile başlasak, bitecekti bir sebepten. Ama ben C'yi kaybetmek istemiyordum. Fuckbuddy sıfatıyla da olsa hayatımda olmalıydı.

Günümüze geldiğimizde; C ile hiçbir bok olamadık. Fuckbuddylik kaç sene önce bitti. İletişimi bile koparıp fırlattık. Bu akşam beni takip edip mesaj atması falan bu açıdan bakınca hem iyi hissettirdi hem de garip geldi. Neticede şu an kaybedeceğimiz pek bir şey yok birbirimize dair; çünkü zaten yıllar önce birbirimizi kaybettik bir kere.

Of neler diyorum?! ADAM EVLİ LAN! Kır kıçını otur Günlük, sana yükselen adamlardan kendine en yakın bulduğun üçüyle datee çıkıp aralarından en içselleştirebildiğinle sürdür işte.

İyi bir mühendisin yaşayacağı ilişki başka ne ve nasıl olur ki?

Perşembe, Nisan 28, 2022

Unpleasant

Hi Günlük,

Bugüne dek her yıkılışımda, her yıkılış sonrası dirilişimde burada aldım soluğu. Bu defa biraz daha farklı sanırım. Drama yok, en azından öyle sanıyorum. 

Son duygusal birlikteliğimden bu yana 7 yıl, son cinsel birlikteliğimden bu yana neredeyse 3 yıl geçti. Mümkün olmayışlarının türlü sebepleri var, ama hiç oraya girmeyi düşünmüyorum.

Geçen 7 seneye kısaca göz gezdirelim bakalım. Initiallardan yürümeyi seviyorum sanırım; buyursunlar:

AA: Senden ayrılmak, özsaygıya dair aldığım en doğru kararmış; keşke daha önce uyansaymışım o kabustan.

HT: Gizliliğe dair bir dünya martaval okuduktan sonra aramızdaki şey başlamadan bittiğinde tıpkı doğum günüme “çalışmaktan geç kaldığındaki” gibi soluğu bir başkasının koynunda almakla kalmayıp bana, bedenime, alışkanlıklarıma dair ne varsa gidip sağda solda anlatmışsın tanımadığım, tanımadığın insanlara. Neden bu kadar saygısızsın kısmını geçiyorum, başına ne geldi de bu kadar kötü bi insan olabildin? Hayatta mutluluğu yaşaman çok ama çok zor. Affetmedim; affetmeyi düşünmüyorum, ama eskisi gibi içim bi tuhaf olmuyo aklıma geldiğinde.

EB: Keşke hikaye 15 sene önce bittiği yerde kalsaydı. Keşke arkadaşça görüşmeye karar vermeseydik. Keşke “arkadaşça” düzenlediğimiz o ev partisine fuckbuddyni davet etmeseydin. Keşke bir sonraki partiye dateimi davet ettiğim için ortalığı yıkıp insanlara saldırmasaydın. Keşke, sana ne kadar kötü geldiğini bile bile kendini uyuşturucu maddelere bırakmasaydın. Hayatımdan çıktığına mutluyum.

CB: Sanırım hayatımda ilk defa kartlarım bu kadar cesurca açıktı, korkmuyordum hiç. Bu kurduğum iletişime de yansımıştı. Karşılıklı çekincelerimizi dile getirdiğimizde gözlemlerimin o güne dek doğru olduğunu, ama artık oturaklı şeyler yaşamak istediğini söylemiştin. Oysa günübirlik de olsa ben hazırdım; yeter ki oynama! Bitirirken yaptığın saygısızlığa bana yakışmayacak bir karşılık verdim; ama yapmasam içimde kalır beni yerdi. İyi ki yapmışım, iyi ki o geceyi sana zehir etmişim. Hayata dair sıfır maliyetli bir eğitim verdim sana ama anlayabileceğini düşünmüyorum pek.

S: Gerçek olamayacak kadar iyisin! İstemsizce “Eveet bunun eksiği gediği nerede acaba” diye düşünmekten alamıyorum kendimi. Zamanla çıkacaktır ortaya.

ÖÖ: Geçen 10 senelik tanışıklığın hatrına sanki daha açık iletişim kurmalıymışız gibi geliyor, üstelik geçmiş zamanda benzer anlarda birbirimizden etkilendiğimizi ama “arkadaşça” görüşme güdüsüne gölge düşürmemek için renk vermediğimizi yakın zamanda itiraf ettiğimizi düşününce. Kaybedecek bir şeyimiz yok, neticede yıllardır görüşmüyorduk. Her nasıl mutlu olacaksan aynen devam; ama bana yıllardır tasvirlediğin mutluluğa bu kafayla ulaşman neredeyse imkansız.

Hala okuyan kaldıysa bi yorum patlatsın da bilelim, di mi? :)

Sevgiler

G.A