Sanırım bi dört yıldır tanışıyoduk. Bunun son üç yılında durup durup hortladı hep. "Ben seni istiyorum Günlük" diye diye. Hafta sonları yanıma gelmekten bahsediyodu hep. Bense reddediyodum "Olmaz Bubu, sen An...'dasın, bense İzmir'de." diyerek. Bi ara atar yapıp silmişti beni her yerden, olgunlukla karşılamıştım. Sonra ben askerdeyken tekrar eklemişti beni, mesaj üstüne mesaj yağdırmıştı.
Takriben on gün önce tekrar aşkı depreşmiş olmalı ki bana yazdı "Ben seni istiyorum Günlük, hafta sonu yanına gelicem, görüşücez sonunda." diye. İlk başta reddetmiştim, sonra aklıma yattı, "Gelsin de görüşelim bi, kaç yıldır tanıyoruz birbirimizi nasılsa. Olacağı varsa olur veya oldururuz, olmayacaksa da kimse kırılmaz darılmaz, canımız çok yanmaz." diye düşünmüştüm. Müdürü iş çıkardığı için gelemedi sonra. Bi kaç post önce yazmıştım ya, öyle bi durum işte.
Son dün geldi. Sürpriz yaptı. Bornova soğuğunda gece saat 11de buluştuk. Eve gittik. Saatlerce müzik dinleyip alkol aldık, sohbet sohbet üstüne, ohoho.
Gece oldu, sabaha kadar çırılçıplak sarılıp sarmaşıp uyuduk. Her şey mükemmeldi.
Sabah ufak tefek bi şeyler oldu. Ama ben tamamına erdirmek istemedim. Gözümde o kadar basit değildi çünkü.
Sonra öğlen 1 gibi çıktı evden, dönmesi gerektiği için. Çıkış o çıkış. Doğru-dürüst ses seda yok. Kayıplara karıştı sanki.
Şimdi mi? Garip hissediyorum. Sanki 1461 gündür beklenen bu kadarlıkmış gibi. Kullanıldım galiba ya. Kabullenip hayatıma devam etmeliyim sanırım. Ama alenen gururumla oynandı galiba. O kadar karışığım ki. O kadar kırığım ki.
İçimden 58 bin msjlık cümleleri döşeyip vurup gitmek geliyor. Ama yapamıyorum "Ya gerçekten müsait değilse?" diye düşünerek. Aptalca bi umut var hala içimde. Hala kezbanım amk, hala umut besleyebiliyorum. Sanki yarın sabah günaydın mesajı atacakmış gibi geliyor, hala!
Hayır, istemiyorsan da çık karşıma açık açık söyle arkadaşım. Ben öyle sessiz kaçışlardan anlamam. Gözüme sokman lazım, kafama vura vura anlatman lazım. İnan şimdikinden daha beter olmazdım o durumda. İnan, şimdikinden daha çok acımazdı canım.
Peşin fikirli olmak istemiyorum, ama daha başında bunları düşünmeye sevk ediyorsan beni, biz biz olamayacağız gibime geliyor.
Daha kaç hayal kırıklığı yaşamam gerekiyor mutluluğa doyabilmek için? İlla piç mi olmalıyım? Gayet başarılıyım o konuda bak, ağzına sıçıp süründürebilirim seni istersem. Piyasanın ardından küfrettiği can yakan adam mı olmalıyım? Ya ondadır ya şunda deyip kucaktan kucağa atlarken kendime her adımda daha iyisini seçip öyle öyle en iyisine doğru mu gitmeliyim? Orospu çocuğu mu olmalıyım?
İnsanlar yaşanmışlıkların ardından bakıp ağlar; bense yaşanamamışların ardından baka kalırken.