Pazartesi, Aralık 28, 2009

gene mi?

Bi taraftan sıkıldım, bi taraftan da "Ben buyum lan galiba" diyorum kendime. Evet, Eylül ayında birileri için ölüp bitiyodum, Kasım ayı boyunca Mustafa Mustafa diye diye bi kaldım, bi kaç gündür de Ufuk okşuyo kalbimi böööyle :) Sık değişen eşli hayatım ne zaman yerine oturacak acaba? Merakla izliyorum ve bekliyorum.

Ufuk? Hm, aslında yazdan kalma bi merak söz konusu. Birbirimizi göremedik bi türlü, o arada çevrede çıkan bi kaç asılsız ve çirkin söylentiyle birbirimizi yanlış anladık, sonra bi kaç ay hiç görüşmedik, o aralara da işte ikimiz de bi kaç insan sıkıştırdık. Geçen hafta içinde o yanlış anlaşılmalar çözümlendi, tekrar eskisi gibi konuşulmaya başlandı. Bu sefer ben kendimi tutarken o atladı pat diye, çok değil bi kaç gün önce. E hadi bakalım diyorum, diyorum "Bu nereye gidecek acaba?".

Şimdilik MSNlerden, açılan kameralardan, uzun süren telefon konuşmalarından ibaret flörtümüz :) Daha ilerisi de olamaz zaten arada 1207 km'lik mesafe varken. Ha Şubat ayından itibaren ne olur ne biter, hep beraber izleyip görücez sevgili insanlar. Bakalım bu sefer neler olacak? :)

Cuk oturuyor: "Bindik bi alamete gidiyoz kıyamete." 2012 de geliyor zaten. Tüm medeniyet sıfır noktasına dönecek, ben de krep yapmayı öğrendim, artık dışardan ekmek almıyorum, ekmek ihtiyacımı yaptığım kreplerle karşılıyorum. bi de unu elde etmeyi ve ateş yakmayı öğrenirsem hayatta aç kalmam büyük felaketten sonra. Hatta sevdiğim insanları da beslerim bol bol. Tabi bunun için kurtulanlardan olmam lazım. 2012 filmindeki gibi bi gemi olsa keşke de binsek gitsek, di mi? Ne sikindirik bi filmdi o ya. Senaryo sıfır, John Cussack'i daha beter bi role koyamazlardı, izlediğim en berbat performansı. Sonra o ikiz şişko çocuklar, onlar yaşamamalı bile. Petrol zengini arap şeyhleri falan... onları gemiden atıcaksın arkadaşım ne işi var onların? Bilim adamlarını topla, aşçıları topla, zanaatkarları topla... Yeni medeniyetin oluşmasında somut ve faydalı adımlar atabilecek olanları topla! John amca arabayı kullanıyo sözde, hemen arkasından da kırılan fay hattı takip ediyo onu. Araba hiç yalpalamıyo... Hassiktir ordan! Evet filmle ilgili yazmakta çok geç kaldım ama aklıma gelmedi önceden, valla! :) Çalınan paralarımın peşine düşmüştüm. Onu da hala yediremiyorum zaten. Sadece elimi eteğimi çektim, o da sorgulamıyor, sağda solda da konuşamıyor, haliyle, bi zahmet.

Vücudumun belli başlı bölgelerinde olağandışı oluşumlar keşfettim dün. Ne göze, ne de ele hoş geliyor :( Başıma bi iş açması da muhtemel. Sınavlar biter bitmez doktorun yolunu tutmak gerek. Görüntüye bakılırsa pek erken evre de değil gibi sanki ama doktorlar ne diyecekler bakalım.. Umarım "Bugün git yarın gel"e dönmez olay, zira halihazırda yeterince korkmuş, tırsmış, pusmuş durumdayım zaten. Bi de ertelenirse paranoyalarım tavan yapar. Kaldı ki "ya ertelerlerse" diye paranoya yapmaya şimdiden başladım. Yolun sonu iyidir demişti bi keresinde çok yakın bi arkadaşım, hakikaten öyle mi ki? Yolun sonunu hayal ettiğim kadar güzel görebilecek miyim?

Hiç yorum yok: