Cumartesi, Mart 26, 2016

tanıyamazsın beni

Sahi, son yazdığımdan bu yana neler oldu bitti, bir bilsen.

Hayatımda ikinci kez aşık oldum, ikinci kez fena tökezledim çünkü yine hazırlıksız anımda yakalanıp terkedildim. Bira, şarap ve rakıyla, gıda olmadan, yaşamayı öğrendim. Spor yaparak fazla kiloları verip şımarmayı, sonra depresyona girince o kiloları geri alıp özgüvenimi kaybetmeyi öğrendim. Yeni tanıştığım insanlara bardak çay poşetiymişçesine "bir kullanımlık" muamelesi yapmayı, ağlayıp zırlayanın gözünün içine baka baka yalan söylemeyi öğrendim. İçim parçalanıp dökülürken sosyal ve profesyonel çevrelerde sanki amına kodumunun her şeyi mükemmelmişçesine hava atmayı, mutlu görünmeyi öğrendim. Yaşadığım mutluluğun sarhoşluğuyla yine hayatımın merkezine koyduğum adamın sessiz sedasız, ama acıtarak, kanatarak, kanırtarak çekip gidişine susmayı öğrendim. En korktuğum şey başıma geldi; hissetmemeyi öğrendim. Kazandığım tüm parayı alkole ve sigaraya verdikten sonra ay sonunu nasıl getireceğimi çok iyi öğrendim. Özel hayatımdaki hüsranın hırsını işimden çıkarmayı, olmaz işlerin olurunu yapıp sunmayı öğrendim.

Ama bu da yetmedi, ekip olarak hepimizi işten attılar. Aldığım dondurma kaymak tazminatla uzun süredir istediklerimi alabileceğimi ve yapabileceğimi öğrendim. Sonunda parasızlık olsa da yapmalıydım çünkü.

Geldiğim noktada hissedemiyorum. İstesem de olmuyor. Hoş, hiç birilerini tanımaya, sormaya, cevaplamaya, zaman geçirmeye de mecalim yok. Üç beş sevdiğim insan var çevremde, onların varlığıyla avunuyorum. Yenilere yer ayıramıyorum. Hepimiz kırgınız, hepimiz mutsuzuz, hepimiz düzgün bir ilişki istiyoruz; ama kimsenin kimseye tahammülü ve eyvallahı yok. Zarar görmemek için yalnızlıklarımıza sıkı sıkıya sarılıp hayatlarımıza devam ediyoruz.

Alışveriş yapmaya bayılan ben, mağazalara filan girmek istemiyorum. Her şeyim var, daha fazlasına ihtiyacım yok. Elimdekileri azaltmanın peşindeyim bir yandan. Ama içimde felaket bir alışveriş dürtüsü var. "Git bi şeyler al." çığlıkları atıyo sürekli orospu. Ameliyat bandıyla dudaklarını bantlayıp susturasım var.

Kısaca yazışalım, uygunsak buluşalım evlerden birinde. Sevişelim. Çığlıklar içinde orgazm olalım. Ama lütfen, duş dahi almadan, adlarımızı ve telefon numaralarımızı bile öğrenmeden siktir olup gidelim. İstemiyorum kimseyi tanımayı. Tahammülüm yok kimseye; dediğim gibi eyvallahım da.

2 yorum:

Bu saatte nerden geldiyse dedi ki...

hepimiz neden böyle olduk birbirimizi bulmak istediğimiz gibi bırakmadık sanırım Tanrı da sonrasında bizi lanetledi

Günlük Ayracı dedi ki...

Her nasılsa ben yorumunu 6 sene sonra az önce gördüm. Her nasılsa bloguna yorum yapmaya çalıştığımda beni anonimleştirdi. Neden böyle olduk? Bu hala kocaman bir muamma bence. Potansiyel sebepleri sıralamaya kalksak sayfalar dolusu madde bulur çıkarırız, ama nokta atışı böyle “aha bu boku yediğin için böylesin” minvalinde bir bulguya mevcut bilinç düzeyiyle rastlamamız pek olası değil gibi. Tanrı lanetledi mi? O kendi derdine yansın :) Onu kimler lanetlesin ki?