Pazar, Eylül 13, 2009

Altın defterdeki gümüş yaprak

Sabahın sekizinde, gözünü kırpmadan mal mal bilgisayar ekranına bakakalmak nasıl bi hismiş, unutmuştum sahi. Mesafeye rağmen güzel geceydi. İçten içe mutlu oldum. Hala mutluyum; hafif bi sarhoşlukla beraber. Ama alkol almadım.

Kimisi "Ayy gerçekten miii?", kimisi "E umarım hadi bu sefer abağğm." dicek; kimisi "Rahat dur demedim mi ben sana?!", veya "Yapma demiştim ama, aferin!" diye çemkirecek bana. Mutluyum ama be. Başlar mı, başlarsa sürer mi, sürerse ne kadar sürer, nereye kadar sürer, hiç bilmiyorum. Ama mutluyum.

Açılırkenki amacım sadece rahatlamaktı; hani "söyleriz" de rahatlarız ya, öyle bi şey. Karşımdaki insandan herhangi bi beklentim yoktu. İyi de oldu. Keşke mesafeler olmasa... Sadece şu an için değil, gelecekte de mesafeler olacak. Uzun uzun yollar olacak. Uzayacak hatta bu yollar. Bi gün gelir de biz olursak biz de uzaklığa parallel uzayacak mıyız yoksa orta yerimizden kopacak mıyız? Düşünmek için çok erken aslında. Fol var ama yumurta yok. E ama bunu ben düşünmezsem, ben dert edinmezsem kim el atacak? Nerde kalır sonra "ruh hastası" kavramı? :)

Uzun zamandır süregelen boşluğa rağmen hala kendimde olduğumun bilincindeyim. Bu sürece geçmişe kısmına geri dönüp baktığımda söylemediklerim ve yapmadıklarım için hata görüyorum kendimde. Kendimi yetersiz ifade etmişim.

Geleceğe bakıp umutlanmak istiyorum, hatta doğal bi dürtü var da içimde. Zaman zaman kendimi hayaller kurarken yakalasam da kontrol altına da alabiliyorum beynimi. Ama ne bileyim işte mutluyum şu an, çok hem de. Bunca kısıta rağmen tadına varıyorum.

Henüz sevgilim olduğunu bilmese de sevgilime...

5 yorum:

Hollystone dedi ki...

ya o mesafe kavramı çok kötü... :(
aynı şeyden müzdarip biri olarak tövbe ettim, her defasında aynı şey oluyor ama belki seninki çok güzel olur. bol şans (az önce daha sık yaz diycektim ki arka arkaya birden fazla post görünce sustum :) )

Günlük Ayracı dedi ki...

aslında tamamen şans ve önseziden ibaret; birbirimizi tanımıyoruz bile doğru dürüst =) karşılıklı anlık etkileşim diyelim. ha rahatsız mıyım durumdan? kesinlikle hayır. geçmişte kalanlarla kıyaslamak istemem ama geçmişte tanıyarak, tanışarak başlandı da noldu? =) kıyaslamak istemem çünkü her şeyi gerçekleştiği zamanın koşullarına göre değerlendirmek gerektiğini savunurum hep.
kafamda o kadar çok şey var ki, yazmaya başlarsam sürer, sürer, sürer gider sanırım =) henüz iki takipçim varken kaçıramam siz değerli okurlarımı :)) mesafe, tövbe, şans, önsezi... bakalım =)

Hollystone dedi ki...

Ehehe evet aslında ön yargıda bulunmamak lazım, ama önceki karşılıklı görüşüp tanışmalardaki bozgunlar için de tekrar gerçekten karşılaşmalar görüşmeler ertelenmesin. En güzeli sebzeyi meyveyi manavdan seçerek, koklayarak almak :p

O beyin fırtınalarından çok şey çıkar, sen yaz biz okumaya devam edicez, hem belki okurlarını da düşünmeye sevk edersin, bakmadığımız açılardan bakarız :)

Günlük Ayracı dedi ki...

yazamıyorum, yazamıyorum çünkü yazmaya kalktığımda birbiri içine geçiyor her şey. anlam bütünlüğü falan hak getire. beynimde her şey sıkışıp kaldı. ne bok yiyeceğimi bilmiyorum, daha öz türkçeyle. bazen diyorum keşke bi tanrım olsaydı, böyle zora geldiğimde topu ona atıp sorumluluktan da kaçabilseydim, oh :)

Hollystone dedi ki...

zaten tanrıya inanmanın altında yatan sebep de çok kötü bişey olduğunda sorumluluğunu üstümüze almak istemiyoruz hemen ' Allahtandır' diyoruz. Tanrı inancı bir lüks ve kolaylık :)