Salı, Kasım 29, 2011

esra erolle, profiterolle, trolle avlanmak yasaktır

efendim, bendeniz günlük ayracı, halihazırda 26 yaşında terazi burcuna mensup bir gayciğim. evet, gay piyasasına bir girip bir çıkmamdan ötürü ilgisini çektiğim kesim genelde kaşarlar oldu, haliyle onlarca tanındım genelde. kenarda köşede kendi halinde takılan insanlarla az muhatap oldum ki bu durumdan muzdaribim aslında. çünkü kaşarlarla aramızda geçen olumsuz olaylar repüteyşınımı bence zedeledi, türce dedikoduyu sevmemizden mütevellit.

efendim, iyi bi üniversitenin iyi bi bölümünden mezunum, akademik yaşantım süresince sayısız kongre ve sempozyuma katılırken bi yandan da sosyalliği elden bırakmadım ve global bi öğrenci organizasyonuna iki yılımı verdim gönüllü olarak. bu da tabi okulumu uzatmama yol açtı ki bunun pişmanlığını hiçbi zaman duymadım, duymam da. bu süre zarfında edindiklerim, gidenlerin yanında dağ gibi.

çeşitli yurt dışı deneyimlerim oldu ve bunları kendi belirlediğim en iyi senaryolarla yönetip yaşadım.

efendim, tahmin edebileceğiniz üzere tipik bi anadolu ailesinden geliyorum, ancak hayatını ailesinin kurallarına göre oynayan bi gay değilim. yerleşik ve düzenli yaşantıya geçtiğimde ailemin hayatımdaki etkisini minimumda tutacağıma buradan bütün gelecek sevgililerime hitaben söz veriyorum.

bunun yanında, müziği, sinemayı, şarabı, kahveyi, yemekleri ve tatlıları çok severim. salatalarla da aram iyidir ancak dediğim gibi tipik bi anadolu ailesi olduğumuzdan portakallı kerevizi senede bi kaç kez yiyoruz ailecek, çoğunlukla geleneksel yemeklerle beslenirken.

hayata bakış açım "yaşa, pişman olma, pişman olacağın şeyi yapma, kendini, insanları ve hayvanları sev, kimseye zarar verme, ama canını yakanın ve saygısızlık yapanın da haddini bildir, gerektiğinde fiziksel şiddeti de uygula, ama fiziksel şiddete maruz kalmak bir yana insanların yüzünde hoşnutsuzluk ifadesi uyandıracak ters bi davranışta bulunma, yaşamdan zevk almaya bak, arkadaşlarınla bağlarını kuvvetli tut, sev, sevil, mutlu ol"dur.

kendimden bu kadar bahsettikten sonra biraz da aradığım insandan söz edeyim.

mümkünse benden kısa olmasın, en fazla benim kadar kıllı ve yağlı olsun ama kemikleri sayılan çiroz bi tip de olmasın, yüzüne bakanın bi daha bakası gelsin ama mutluluğumuzu görüp utansın ve bakamasın, arkadaşlarımla iyi geçinsin, gülmekten çekinmesin, şarabı sevsin, alıngan olmasın, gerektiğinde trip atmayı da bilsin, kavga etmeyi de, çatır çatır laf söylemeyi de, ama bunları yapmadan önce oturup iki kere daha düşünsün, fevri olmasın bana karşı, bana kıyamasın, kendimi kollarına bıraktığımda beni taşıyabilsin, kendini kollarıma bırakabilsin "acaba?" şüphesi olmaksızın, ihtiyaç duyduğunda elini tutup kaldırmama izin versin gururuna yenik düşmeksizin ve ben düştüğümde de elini uzatsın daha ben istemeden, kültürü sevsin, müziği sevsin, konuşmayı ve gülmeyi tekrar tekrar sevsin, sessizleşmesin, eskaza ben sustuğumda beni papağana çevirecek konuyu bilsin, oturup kalkmayı bilsin, kariyerine önem versin ve geçmişte bunun için adımlar atabilmiş olsun, zamanında kaybetmiş ve bi şeylerin değerlerini daha iyi anlamış olsun (hem kariyer hem de aşk anlamında), hayalleri olsun, uzun vadeli planları olsun, kısa günü yaşamayı bilsin, başını kaşıyacak vakti olmayan bi işkolik olmasın, hayatı dengeli yaşasın, evet demeyi sevdiği gibi hayır demeyi de bilsin, ebeveynleri, arkadaşları, işi ve sevdiceği arasındaki dengeyi sağlam kursun.

şimdilik bunlar. var mı böyle biri senin bildiğin, tanıdığın, ey okur? naalır tanıştır beni onla hadi be naalıııır? :)

2 yorum:

gülş dedi ki...

bana sen glee'nin kurt hummel'ını tarif ediyorsun gibi geldi :)

Günlük Ayracı dedi ki...

Marslı'daki Ayşe Hatun Önal gibi doyumsuzluk hissediyorum aslında ben :) hani karşıma kim çıkarsa çıksın bi kulp bulmaya hazırım istemedikten sonra. ama onu gerçekten istiyosam -ki istemeye bi hayli meyilli olduğum biri var aslında- bu tanımladığım erkeği silip atmasına da izin veriyorum. ne bileyim, çıksın hadi karşıma hadi hadi hadi :)