Pazartesi, Ocak 02, 2012

Hiç sabrım kalmasa bile, vazgeçersem kaybederim

Cartoons and Forever Plans by Maria Taylor on Grooveshark

"Başka türlü bir şey benim istediğim. Ne ağaca benzer, ne de buluta. Burası gibi değil gideceğim memleket. Denizi ayrı deniz, havası ayrı hava. Nerde gördüklerim? Nerde o beklediğim? Rengi başka, tadı başka." Can YÜCEL

İçimden seni arayıp sana benim için ne kadar özel olduğunu anlatmak geçiyor, ama yapamıyorum. Onüçbuçuk ay önce KHY'i severken seni Ksk-Konak vapurunda arayıp onunla ilgili sorunları ağlayarak anlattığıma köpekler gibi pişman olduğumu haykırmak istiyorum, ama yapamıyorum. Olan oldu sanırım çoktan. Hayat bu. Hiçbi silginin silemeyeceği waterproof mürekkeple, ateşin ve mekaniğin etki edemeyeceği nanoteknolojik bi kağıda yazılıyor her bi hareketimiz, tavrımız, sözümüz. Silmek, yok etmek mümkün değil. Yeterince güçlü olanlar aynı mürekkebi kullanarak bazı kelimelerin, cümlelerin üstünü karalıyor sadece. Ama yazılanlar hala duruyor aslında.

Seni arayıp "Sadece sesini duymak istedim." deyip kapatmak istiyorum. Ama yapamıyorum. Sen böylesi bi oruçtayken, sen en ufak bi ilgiye dahi kucak açmaya hazırken -ama kendine verdiğin sözü tutmak adına kucak açmıyorken-, seni beni arkadaş olarak görmüş ve kabullenmişken, yapamıyorum. Yapamam.

İçimden ne zaman çıkarsın? Dahası, içimden çıkar mısın? Başvurduğum iş ilanlarının Gebze-Kadıköy aralığında olmasına özellikle dikkat ediyorum, seninle aynı evde, değilse de yakında yaşayabilmek, akşamları Elit'e bi kahve içmeye veya meşhur tavukgöğsülerini yemeye çıkabilmek için. Sana yakın olmak istiyorum.

Çektiğin bariyerler çok yüksek değil belki, ama ne kadar çabalarsam çabalayayım o duvarı aşamayacağımı çok iyi biliyorum. Ne kadar yükseğe çıkarsam çıkayım, kat ettiğim yol kadarı önüme eklenecek mutlaka. Arkadaşınım çünkü.

Ah çocuk, ah! "Keşke arkadaş olmasaydık." diyesim geliyor bazı bazı. Keşke ikibuçuk sene önce tanıştığımızda olan bitenin sonrasında öyle havada, öyle askıda kalsaydık. Beni friendzone'a itmene olanak sağlamasaydım keşke. Veya keşke o zaman değil de bundan bi altı ay sonra falan tanışsaydık. Her şey çok daha güzel olabilirdi belki.

Ama yok, her şey olması gerektiği biçimde, gereken zamanda olup bitiyor. İyiden iyiye inandırdım buna kendimi artık, hayatımın bi parçası oldu bu gerçek de. Tıpkı beni arkadaş olarak gördüğün gerçeği gibi.

İstanbul'a gelmeden önce düşünüyordum sürekli, "Acaba ne hissedeceğim onu görünce? Sesinden, fotoğraflarından gördüğüm gibi ışıltılı gözlerle mi bakacak bana? Yoksa ikimiz de 'Kenks naber yea?' deyip direkt muhabbete mi dalacağız?" diye. Muhabbete daldık, flört ettiğim kişiye varana kadar çok şeyi anlattım sana, fotoğraflara varana dek gösterdim. Üstüne de senden etkilendiğimi fark edip sana bunu anlattım. Kendime dışarıdan bakınca hani sen değil, kim olsa beni istemezdi. Ben beni istemezdim misal. "Kafası karışık bu çocuğun, daha öğrenmesi gerekenler var herhalde. Veya hayatındaki öncelikleri belirleyip ona göre gitmesi lazım, hayatını bi düzene oturtması ve ne istediğini açıkça ortaya koyabiliyor olması lazım." derdim, kendim için.

Zamana ihtiyacım var evet, hayatımı bi düzene oturtmam lazım evet. Bunların hepsi olacak. Çabalıyorum kendi çapımda, çünkü bunları değiştirmek benim elimde. Ama keşke kalbin de elimde olsaydı be çocuk. Bugüne kadarki hoyratlar gibi davranmazdım ona, önceden de davranmadığım gibi.

Sana dair pişmanlıklarım var elbette. Öfkeden canını yakacak cümleler kurdum zamanında. Seni sıkacağını bilmeden faşist beylik laflar ettim durdum. Eski sevgilimi anlattım sana zamanında. Öyle pişmanım ki; ne anlatabilirim, ne de anlayabilirsin.

Sana yakın olmayı öyle çok istiyorum ki...

"Tut seninle farklı insanlarız, göz bebeğinde parlayan yıldız. Al, sömür, yut, dünya durur bugün. Hiç bilinmez yarın suçlu kim? Örtük yüzüm, diz çökerken, göster beni aletin doluyken. Dök üstüme sıcak suyunu. Hakkın sende kalsın. Sessizim, bu ses senin. Öldürdün beni Sezar, yaşatmadın, nefes almadım. Bir oda var, hem ufacık, hem gözü görmez, her yerine bağ dolanır sürünürken. Dur dokunma cismim bulaştırır. Bir odam var hiç görmediğin. Baktığın gün söyle açık mı? Baktığın gün söyle açık mı?" Sakin

Healed by Endless Blue on Grooveshark

3 yorum:

bisexie dedi ki...

ayh hoşgeldiniz efenim.
31nci takipçim oldunuz: hediyeniz burda: http://bisexie.blogspot.com/2011/12/31st-follower-31nci-takipci.html



ps: cok vaktim yok blogunu cok pis karıstırcam fırsat bulunca. bu arada sakn sarkısı deil mi o. ofh bayılırım.

optm ;)

Günlük Ayracı dedi ki...

@bisexie: Ne zaman istersen gel, beklerim :) Sakin şarkısı evet. Bu arada yayınladığım şarkıları dinleyebiliyo musun? Dinlediklerini sevebiliyo musun? Şu ana dek kimseden yorum gelmedi şarkılarla ilgili. Ama durmak yok yola devam :)

ps: Hediyemle ilgili olarak bilahare iletişelim o zaman :))

bisexie dedi ki...

ahahahah=)
geldim bile.

şarkım
muhteşem.!


son postuma buyrun efenim ;)