Perşembe, Aralık 01, 2011

confessions on the fence-floor (2nd edition)

The One That Got Away by Katy Perry on Grooveshark

kronolojik sırayla:

E.C: Küstahtın, eziktin, kim olduğunun ve nereden geldiğinin farkında olmaksızın nereye gitmek istediğine odaklıydın. Yazık oldu sana ayırdığım 1,5 aya.

E.B: İçin temizdi, ama ben o sırada açık zihinle düşünmekten o kadar yoksundum ki seni göremedim, seni bilemedim. Özür dilerim.

G: Yanlış insanlardık, yanlış zamandık, yanlış yerdik. Hiç başlamamalıydı belki, belki iki iyi arkadaş olabilirdik. Sağlık olsun. İyi kal, her nerdeysen.

S.A: E.B'ye karşı ben nasılsam sen de bana karşı öyleydin sanırım. Diyetimi ödedim.

G.B: Ağır bi yüktü bana aylar boyu taşıttığın. Yoo ilişki zamanından değil, sonrasından bahsediyorum. Atlatmak çok şeye mal oldu. Masumiyetimi kaybetmeme sebep oldun. İkircikli düşüncelere saldın beni. Eğer bugün azılı bi paranoyaksam, bunun yegane sebebi sensin.

S.P: Bile bile lades demiştik beraber. İyisiyle kötüsüyle belli bi süreyi birlikte geçirdik. Bazen çok mutluydum yanında olmaktan, bazen de dünyanın en mutsuz insanıydım. Neyse ki olumsuzlar hanesini çok dolduramadan, biz biz olmaktan çıkamadan bittik. Seni görmeyi istiyorum.

M.G: Adının geçmesi dahi sinirlerimin hoplamasına yetiyor. Hayatım boyunca senin kadar adi, senin kadar şerefsiz bi insan da tanımadım, sen bi yandan şereften bahsederken. Sokakta görsem yüzüne tükürmeden geçmem.

K.Y: Garip bi başlangıçtı, kötü bitti. Görüşeceğimizi tahmin etmiyodum ama seninle bi alıp veremediğim yok aslında. Yanlış zamanlardık, ve sanırım yanlış insanlardık. Can sağlığı...

E.D: Çok umutluydum aslında başlarda. Zaman içinde bu umut yok oldu gitti. Sebebi ben değilim, bundan adım gibi eminim. Demişsin ya "Kimse kimseyi batmakta olan bir gemiyi terkettiği için suçlayamaz." diye, gemideki onarılamaz delikleri açan ben değilim. Ben daha çok 5,5 ay boyunca açılanları onarmaya çalıştım, ama bunda da tek başımaymışım. İki kişinin yükünü sürekli omuzlarımda taşıyamam ben, özellikle bu kadar tazeyken, bu kadar yaşanmamışken. Arkadaşız evet, ama bu sana olanı biteni olduğu gibi anlatabileceğim anlamına gelmiyo. Bana da anlatmaman taraftarıyım, henüz sen beni unutamamışken, beni çevremdekilerden kıskanırken.

Evet, bugünü özgürce yaşamak adına geçmişle bağlar koparılmalı. Ama bazı gerçekleri gözardı etmek aptallıktır bana göre. Keşke bu dokuz kişinin tamamı da karşımda olsa ve bunları yüzlerine söyleyebilsem, keşke tamamını aynı anda görebilsem.

Hayatıma girecek onuncu adam, sonuncu ol ne olur. Başlangıçlar, bitişler, çok yorucu geliyor tüm bunlar bana artık. Sabrımı sınayabilirsin zaman zaman, ama nolur biz olgusu olgunlaştıktan sonra olsun bu, sevgin kalbime perçinlendikten sonra dene beni, çok gerekliyse. Oyunlar içinde deli tavuğa çevirme beni. Beni sev, beni düşün, sevgini belli et, sürprizlerle şaşırt, ilginle şımart. Ama popom çok havalandığında yere indirmeyi de bil. Sana sevgimden ve ilgimden başka bi şey sunmak istemiyorum ben de, temelimiz kalplerimiz olsun çünkü.

Yakın zamanda da çıkma karşıma, önce benim de içim soğusun bi, zira çok tazeyim daha, daha yeni gitti bi önceki. Hemen çıkma ki kıymetini bilmekte geçmişten bağımsız davranıp hünerimi gösterebileyim. Hayatımdaki belli başlı taşları yerine oturtmama izin ver ilkin. Sonra gel ve üstlerine otur ki kavanozumda sen de olduktan sonra çakıl taşlarını, kumu ve suyu birlikte ekleyelim. Doğru zamanda gel, nolur!

Hiç yorum yok: