Tamam, adının üstünü çizemedim hiçbir zaman. Tamam, içerde bi yerlerde hep kaldın durdun. tamam, senden sonra kimseye karşı %100 saf ve temiz yaklaşamadım, yani içerde sen vardın ufaltılmış da olsan. Ama be adam, ciğeri beş para etmez adamlarla (Tamam, hepsi değil. Ama böyleleriyle de yakınlaşmanın ötesine geçtiğin gerçeğini ikimiz de biliyoruz.) ilgili detayları hatırlıyosun da, sana sanki cam oyuncakmışsın gibi yaklaşabilen benle ilgili olarak neden bu kadar unutkansın? Evet, yüzüne karşı haykıramadım bunu. Tepkinden korktum. Benle ilgili kötü düşünmenden korktum. Ama neden?
Uyuduğu mezardan iki yıl sonra hortlayan zombiyim aslında di mi? "Neden yani?" diye soruyo olabilirsin, "Ne gereği vardı şimdi?". "Uykusuz kaldım amk deli gibi." diyebilirsin belki, haklısın da. Ama bu. Elde var bu.
Kalbim kırık değil. Düşündüğümden, hissettiğimden, içimde uyananlardan uzaklaşmam gerektiği birazcık acıtıyo sadece.
Zamanında ikimiz de korktuk, haklıydık. Şimdi korku yok. Netleşmiş, oturmuş hisler ve istekler var sadece sende. Bense çomak sokulmuş su birikintisi gibi oldum bi anda. "Laaan! Hani neydi, nooldu şimdi???" diye dumurlara geldim.
Arkadaş gibi bakamıyorum işte sana amk. Yapamıyorum bunu. Ha İstanbul'da yaşıyo olsam, birlikte daha çok zaman geçirebiliyo olsak, ben İstanbul'da yerleşik olsam, flirt ettiğin bi adamla tanıştırsan beni, gözümün önünde birileriyle yiyişsen nasıl düşünürdüm bilmiyorum. Ne hissederdim? "Sike sike arkadaş" diye mi adlandırırdım seni, yoksa daha fazla canım yanmasın diye koşarak kaçar mıydım, senle görüşmeyi mi keserdim, bilmiyorum inan. Ama o çirkin yaftayı yapıştırmazdım, orası kesin. Çünkü iki sene önce de reddedişinin akabinde uluslararası arenada yaptıklarınla ilgili bi etiket yapıştırmadım sana. Anavatana dönüşünden sonra da öyle bi düşüncem olmadı hakkında. Belki bi kaç msn konuşmasında "hiii orospuuu" demişimdir, belki, ama sonunda en güzel, en cici smileylerimden vardır mutlaka. Buna da açıklık getirmekte fayda var.
Fonda Ròisìn Murphy'nin en sevdiğimi çalıyo, bana gönderdiğin, beni Ròisìn'le tanıştırdığın ilk şarkı. Ve ben seçmedim o şarkıyı şu an çalması için. Tepeye şu anda ekleyen benim tabi o ayrı.
(Hatırlamazsın ama) Hani zamanında bana "Doğru insanlarız bence, ama zaman ve yer çok yanlış. Ben burda, sen ordayken, benim içinden geçtiğim süreç belliyken yürümücek bu, gün gelicek canını yakıcam senin ben Günlük." demiştin. Artık doğru insanlar da değiliz galiba sana göre, di mi?
Hani acımanı da istemiyorum, "Aman benim yüzümden daha fazla üzülmesin, iyi hissettireyim.", "İki kelime edeyim de sakinleşsin." diye düşünmeni de istemiyorum. Bırak kendi halime. Belki yapacağın bu zaten, belki hiç düşünmedin saydıklarımı, ama istemiyorum gerçekten. Geçer mi, nolur, ne biter, kader kısmet nasip amk.
Büyümüşsün amına koduğum, çok büyümüşsün hem de. Belki gereğinden fazla büyümüşsün. Çünkü gerektiği kadar çocuk, yeterince de adamsın. Kendimi çocuk gibi hissediyorum senin yanında. İki yıl önce kimdin, şimdi ne olmuşsun? Beni kendinden uzaklaştırmak için çocuk numaraları da yapma, hakikaten bi şey yapma içimdekileri susturmak, bastırmak için.
Belki de gerçekten doğru insanlar değilizdir. Belki gerçekten "ultimate" olanı aramaya devam etmek, onun gelişini beklemek en iyisidir. Belki gereğinden, aramızdakinin hak ettiğinden fazla gözyaşı dökülmüştür bugüne kadar birbirimiz için. Belki bu kadar ağlamam, canımın yanması, senle yaşayabileceklerimin o kadar da iyi olmayacağının göstergesidir. Ama ben nasıl friend zone'a itildim? Ne zaman oldu bu? Başından beri öyle miydi?
Bi şeylere kıyamamazlık var ortada, bariz bu. Yoksa 27 aylık bi merak bu kadar kolay ve güçlü bi biçimde bastırılamazdı ikimizin içinde de, if you know what i mean. Ve evet, istiyorum da, ama istemiyorum da aslında bi yandan. Neden istediğimi, neden istemediğimi sen de gayet iyi biliyosun ki bunu da konuştuk açık açık. Tabi içinde bana dair bi tek merak bu kalmışken aramızdaki bağlantının ne olduğunu da sorgulamanı isterim bi yandan. Kaç arkadaşınla ilgili böyle bi merakın oldu? Ben kimim? Neyim senin hayatında? Konumum neresi?
İyisin çocuk, kilonu sev, göbeğini okşa, love handle'larını mıncır. Dünkü geyiğe dönecek ama, vitrinin güzelse ziyaretçisi çok olur zaten. Görüntüyü herkes sever çünkü kolaylıkla. Ama ikimizin de aradığı şey vitrinde sergilenmez hiçbi zaman, sergilenemez çünkü.
Kendimi sana beğendirmeye de çalışamam. Hem, beğenecek olsan 27 ay içinde yapardın bunu. Hani bunun olması için uğraş vermem çok saçma olurdu. Zira vitrin değil bu.
Neyse, bunları okumucaksın bile zaten.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder